AYŞE AYDIN İLKÖĞRETİM OKULU
 
  ANA SAYFA
  TUT İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ
  BRİFİNG
  TARİHÇE
  İLKELERİMİZ
  MİSYONUMUZ
  VİZYONUMUZ
  PERSONELİMİZ
  PERSONEL FOTOĞRAFLARI
  ŞUBE VE ÖĞRENCİ SAYILARI
  ATATÜRK KÖŞESİ
  SOSYAL FAALİYETLER VE HABERLER
  FOTO GALERİ
  DERS NOTLARI
  => Türkçe- Sosyal Bilgiler
  => Fen - Matematik
  => Yabancı Dil
  => Ödev Sayfası
  => İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy
  => Atasözlerimiz
  DOSYALAR
  FORUM - ÜYELİK
  VİDEOLAR
  MÜZİKLİ ŞİİRLER
  ANKETE KATILIN
  ULAŞIM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  YEMEK LİSTESİ
Yabancı Dil
     

   
 

TENSES IN ENGLISH - İNGİLİZCEDE ZAMANLAR

Bu konu anlatımı Y.Müh. Naim Uygun tarafından hazırlanmıştır.

TENSES  Subject Positive Form Question form Negative Form Adverbs of time 
ZAMANLAR Özne Olumlu Yapı Soru Şekli Olumsuz yapı Zaman zarfları
Simple Present Tense I drink milk  I drink milk. Do I drink milk ? I don't drink milk. Usually, everyday, always
Basit geniş Zaman   He plays tennis. Does he play tennis ? He doesn't play tennis. Genellikle, Herzaman
           
Present Continious tense   I am playing tennis. Am I playing tennis ? I am not playing tennis. Now, at the moment
Sürekli  Şimdiki zaman   He is drinking milk. Is he drinking milk ? He isn't drinking milk. Şimdi, Şu anda
           
Simple Past Tense   I played tennis. Did I play tennis ? I didn't play tennis. Yesterday ,Last week
Basit Geçmiş Zaman   He drank milk. Did he rink milk  ? He didn't drink milk. Dün, geçen Hafta
           
Past Continious Tense    We were  playing tennis. Were we playing tennis ? We weren't playing tennis. Yesterday ,Last week
Sürekli geçmiş zaman   He was drinking milk. Was he drinking milk ? He wasn't drinking milk. Dün, geçen Hafta
           
Present Perfect Tense   I have played tennis. Have I played tennis ? I haven't played tennis. Yesterday, For, since
Şimdiki Bitmiş Zaman   He has drunk milk. Has he drunk milk ? He hasn't drunk milk. Dün,  ...den beri
           
Present Perfect Cont. Tense   We have been playing tennis. Have we been playing tennis ? We haven't been playing tennis. Yesterday, Last week, For, since
Sürekli Şimdiki Bitmiş Zaman    He has been drinking milk. Has he been drinking milk ? He hasn't drinking milk. Dün, geçen Hafta, ...den beri
           
Future Tense   I will play tennis. Will I play tennis  ? I will not (wont) play tennis. Tomorrow, Next week
Gelecek Zaman   He will drink milk. Will he drink milk ? He will not(wont) drink milk. Yarın ,Gelecek Hafta

İNGİLİZCE DERS NOTLARI
Bu konu Y.Müh. Naim Uygun tarafından hazırlanmıştır.
UNIT I:
SECTION I :
İngilizcede cümleler iki temel yapıya uygun olarak kurulur ve kullanılır.
 
1- İSİM CÜMLELERİ
         2- FİİL CÜMLELERİ
1- İSİM CÜMLELERİ: Bir ismi ,bir varlığı tanıtan cümlelerdir.
Example: This is a book, That is a pencil, She is a nurse, He is a doctor, It is a cat ,I am a teacher, ....
Ayrıca bu isimleri daha iyi anlatabilmek için , hangi isimden bahsettiğimizi detaylı bir biçimde anlatabilmek için Sıfatlardan faydalanırız.
Ex: This is a book This is a red book This is a red and thick book This is a red ,thick and expensive book
Şimdi bahsettiğimiz kitabın kırmızı,kalın ve pahalı bir kitap oldugunu anlıyoruz.
Yukarıdaki cümler This ve That işaret zamiri ile kullanılacağı gibi Şahıs zamirleri ile kullanılabilir.
    I  › AM
            YOU ›   ARE
            HE ›        IS
            SHE ›       İS
            IT › İS
            WE › ARE
            YOU › ARE
            THEY › ARE

EX: I am a student
You are a teacher.
He is a doctor.
She is a nurse.
It is a cat.
We are teachers.
You are doctors
They are students.
They are tables.

SORU YAPMA : QUESTİON FORM:
Yukarıdaki cümleleri soru haline getirmek için yardımcı fiili ( Am, İs, Are) Başa getiririz.
This is a book › Is this a book ?
That is a pen › İs that a pen ?
She is a nurse › İs she a nurse ?

Bu cümleleri olumsuz yapmak için ise yardımcı fiilden sonra ( NOT) getirilir.
They are students. › They are not students.
We are teachers. › We are not teachers.
Olumsuz yaparken genellikle “Not” Yardımcı fiille kaynaşır. “İsn’t, aren’t” halini alır.


SECTİON II:
ÇOĞUL YAPMA KURALLARI:
İngilizcede bir ismi çoğul yapmak için değişik kurallar uygulanır.
1. Genellikle bir ismi çoğul yaparken ismin sonuna “ S ” eklenir.
Book › Books, Cat › Cats , Toy › Toys , Door › Doors

2. Sonu, “ O ,X ,CH , SH , SS , “ Gibi harflerle biten kelimeleri çoğul yaparken ismin sonuna “ ES” eklenir.
Box ›Boxes, Tomato › Tomatoes, Brush › Brushes, Glass › Glasses , Church › Churches

Exceptions: İstisnalar:
İngilizceye yabancı dillerden geçen kelimeler ile “ O” dan önceki harf sesli bir harf ise sadece “ S “ gelir.
Piano › Pianos, Photo › Photos , Dynamo › Dynamos, Kilo › Kilos, Porfolio › Portfolios, Studio › Studios, Radio ›Radios.

3. Sonu “ Y “  ile biten kelimelerde “Y”den önceki harf sesli ise ismin sonuna “ S “ gelir.
Toy › Toys , Boy › Boys , Key › Keys , Donkey › Donkeys.
Ancak sonu “ Y ” ile bittiği halde “ Y “ den önceki harf sessiz ise “ Y “ kalkar ,ismin sonuna “ İES” eklenir.
Lady › Laides, Baby › Babies , City › Cities , Story › Stories

4. Sonu “ F, FE “ ile biten kelimelerde ise “F” kalkar, ismin sonuna “ VES” eklenir.
Wife › Wives , Knife › Knives , Shelf › Shelves , Wolf › Wolves , Life › Lives
Bazı isimler “F,FE” ile bittiği halde sadece “ S “ eklenir.
 Blief › Bliefs , Cliff › Cliffs , Roof › Roofs , Proof › Proofs

5. Bazı isimlerin çoğul yapılması ise içlerindeki sesli harflerin değişmesi ile olur.
Man ®Men , Woman ® Women , Foot ®Feet , Goose®Geese, Mouse ® Mice , Tooth ® Teeth,

6. Bazı balık ve hayvanların isimlerinin tekil halleri çoğul anlam verir.
Sheep (koyun) ®Sheep (koyunlar), Fish (Balık) ® Fish (Balıklar), Swine(Domuz) ® Domuzlar, Trout(Alabalık) ® Trout (Alabalıklar)

7. Bazı isimler her zaman TEKİL haldedir , ÇOĞUL Olamaz .
Advice(Öğüt, Tavsiye), Baggage( Bagaj), Furniture(Mobilya), İnformation (Bilgi) , News (Haber) , Rubbish (Çöp)

8. Bazı isimler çoğul gibi göründüğü halde hem TEKİL hem de ÇOĞUL gibi kullanılır.
Barracks (Baraka) ® Barracks (Barakalar) , Series (Sıra,Dizin) ® Series ( Sıralar) , Works (Atelye ) ® Works (Atelyeler)

9. Çoğul görünümlü bazı isimler ise TEKİL bir anlam taşır ve cümle içinde TEKİL bir isim gibi kullanılır.
News (Haber), Billiards ( Bilardo) , Ashes (Kül)

10. Tekil görünümlü bazı isimler ise ÇOĞUL anlam taşır.
Cattle (sığırlar) , People (İnsanlar ) , Police ( Polisler, Polis Teşkilatı )

11. İki parçadan oluşan giyim eşyaları ile bazı el aletleri DAİMA ÇOĞUL HALDE Bulunurlar.
Trousers (Pantolon) , Clothes (Giysi) , Glasses ( Gözlük ) , Pincers (Kerpeten) , Scissors ( Makas),Bellows (Körük )

SECTION III:
ADJECTIVES - SIFATLAR :
Sıfatlar,ismleri tanımlamak,onlar hakkında bilgi vermek, özelliklerini belirtmek için kullanılan sözcüklerdir.

Long (Uzun), Sort ( Kısa), new (Yeni), Small (Küçük) Big ( Büyük), Old ( Eski/Yaşlı)

SIFATLARIN TÜRLERİ : Sıfatlar altı çeşittir.
1.Descriptive Adjectives : Tanımlayıcı Sıfatlar
Bu tür sıfatlar isimlerin nasıl olduğunu açıklayan (Rengini , Biçimini ,Sayısını, Durumunu) Sıfatlardır.
Good (İyi),Yellow (Sarı) , Hot (Sıcak) ,Clean (Temiz), Dirty( Kirli)

2.Demonstrative Adjectives : Gösterme Sıfatları :
This ®These
 That ®Those

3.Distributive Adjectives: Üleştirme Sıfatları:
Both ( Her ikisi) ,Each (Herbiri) Every( Her) ,Either (Her bir) ,Neither ( Hiçbir)

4. Quatitive Adjectives: Nicelik Sıfatları :
Miktar belirtensıfatlardır.
Some( Biraz,Bir Miktar) ,Many(Birçok ,Sayı olarak), Much ( Çok,Miktar olarak) ,Few ( Az,az sayıda), All (Hepsi)

5. Interregative Adjectives: Soru Sıfatları :
Which(Hangisi), What (Ne) ,Whose( Kimin)
Bu Sıfatlar bazı isimlerin önüne gelerek onlarla ilgili soru oluşturur.
Which School, ( Hangi okul ?) What Book (Ne kitabı ?)

6. Possesive Adjectives : Mülkiyet Sıfatları :
My (Benim) , Your ( Senin)

İSİMLERDEN SIFAT YAPMA :
İsimler sonlarına bazı ekler alarak sıfa halide kullanılr.Bu eklerin başlıcaları şunlardır:
-y ; -ly;-able; -some; -an; - ian; -ful ; -ic; -ical; -ed ;- ish; - en; -like; - ous; - al;

               İSİM                                                                          SIFAT
WİND
RÜZĞAR
WİNDY
RÜZĞARLI
FRİEND
ARKADAŞ
FRİENLY
ARKADAŞÇA
CARE
DİKKAT
CAREFUL
DİKKATLİ
CHİLD
COCUK
CHİLDİSH
ÇOCUKÇA
FAME
ÜN
FAMOUS
ÜNLÜ
MUSİC
MÜZİK
MUSİCAL
MÜZİKAL
COMFORT
RAHATLIK
COMFORTABLE
RAHAT
GOLD
ALTIN
GOLDEN
ALTINDAN


UNIT I.
LESSON II.
ARTICLES: TANIM EDATLARI.
Tanım edatları A  ( an)  ve The sözcükleridir. A(an) belirsiz tanım edatı ( indefinite article) The ise ( Definite article) Belirli tanım edatıdır.
The Indefinite article- Belirsiz tanım edatı (a-an) :
İsimlerin önüne gelerek “bir, herhangi bir”  anlamı veren a belirsiz tanım edatı (a,e, i,o,u)sesli harfleriyle veya okunmayan “ H” harfiyle başlayan kelimelerin önüne geldiginde “an”  şekline girer.
Sayilabilen tekil isimlerin önüne gelen “a/an” tanım edatı o şeyin bu isimle isimlendirilen türünün içinden herhangi biri olduğunu belirtir.
A chair ( bir sandalye)
A book (bir kitap )
A man
An apple
An hour

A /An tanım edatının kullanıldığı yerler:
1. Özel bir şahıs veya şeyi belirtmeyen hehangi bir sayılabilen tekil isimlerin önünde :
I saw a bird.
Take a chair.
Read a story.
We live in an apartment..

2. Bir sınıf veya topluluğu belirtmek için tekil isimlerin önünde :
a cow is a useful animal.
A baby needs care.
A triangle has three corners.

3. Meslek isimlerini de kapsayan isimler ,dinler , sınıflarla ve isim tamlayıcısı olarak:
He is a dactor.
She is a nurse.
He is a muslim
Turgut become an engineer.

4. Bazı ölçü ifadelerinde :
a dozen
a couple
half a kilo
a quarter

5. Fiyat, sürat , oran ifadelerinde :
500 liras a meter
2 dollars a packet
120 kilometers an hour

6. What ile başlayan bazı cümlelerde :
What a cold day.
What a lovely girl
What a dirty boy.

Belirsiz tanımedatı( a/ an ) kullanılmadığı yerler :

1. Çoğul ve sayılamayan isimlerin önünde :
A cat ® cats , an orange ® oranges coffe ,water, wine sugar, salt ,tea, paper etc.
Advice, news, information, furniture baggage gibi çoğul anlam taşıyan kelimeler olduğundan (a/ an ) kullanılamaz .

2. Happines, fear ,death ,beauty ,courage  gibi soyut anlamlı kelimelerin önünde kullanılamaz.

3. Yemek öğünlerinin önünde (A/an) kullanılamaz.
We have breakfast at seven.
Lunch time is between tweleve and one o’clock.
We ‘ll go to dinner soon.
Lesson III.
The definte article - Belirli tanım edatı : (The)
Belirli tanım edatı diye adlandırılan “The “ sözcüğü tekil,çoğul, sayılabilen sayılamayan ,bütün isimlerin önünde kullanılabilir ve onların bilinen ve aynı cins şeylerin içinden herhangi biri değil  belirli ve bilinen olduğunu     işaret eder.
The man ® adam (bu adam- bilinen adam)
The chair ® sandalye (bu sandalye- bilinen sandalye)

Belirli tanım edatını kullanıldığı yerler :
1. Dünyada sedece bir tane olan isimlerin önünde :
The earth
The sky
 The moon
The east

2. Sözün başında geçtiği için artık bilinen bir şey durumunda olan isimlerin önünde :
I saw a bird .The bir was fliying.
Give me a book. The book you bought it from the schhool
We met a girl. The girl came with us.
He gave me a book .The book was very interesting.

3. Bir cümlecik ilave edilerek isim hakkında bir açıklama yapılması nedeniyle isim tanınmışsa:
The man we met yesterday.
The house they bought.
The building on the hill.
4. Bulnduğu yer bilinen isimlerin önünde :
They are in the park.
The ball is under the chair.
The map is on the wall.

5. En üstünlük derecesindeki sıfatların önünde :
This is the widest street inthe city.
She is the most beautiful girl inthe class.
 My car is the fastest car in the town.

6. The özel isimli deniz, nehir , takım adaları , sıra dağlar çoğul isimli ülkeler ,ve çöller önünde kullanılır :
The Alps
The Sahara
The Nederlands
The Antartic
The Adriatic
The U.S.A
The Bahamas
The Kızılırmak
LESSON IV.
PRONOUNS- ZAMİRLER:
Zamirler isimlerin yerlerine kullanılan sözcüklerdir.Bir cümlede bir ismi iki kere kullanmamak için çoğu kez onun ikinci kez geçtiği yere zamir konur.

ZAMİRLERİN TÜRLERİ :
1. PERSONAL PRONOUNS -ŞAHIS ZAMIRLERI:
2. POSSESSIVE PRONOUNS- MÜLKIYET ZAMIRLERI:
3. REFLEXIVE PRONOUNS- DÖNÜŞÜMLÜ ZAMIRLER:
Bu zamir çeşitlerini toplu halde görelim

YALIN HALDEKI ŞAHIS ZAMIRLERI
ŞAHIS   ZAMIRININ  HALİ-e, -i
                                 MÜLKİYET SIFATI
                            MÜLKİYET ZAMİRİ
                              DÖNÜŞÜMLÜ ZAMİRLER
 I           BEN
ME       BENİ,BANA
MY                 BENİM
MİNE         BENİMKİ
MYSELF
YOU     SEN
YOU    SENİ, SANA
YOUR            SENİN
YOURS      SENİNKİ
YUORSELVES
 HE         O 
HİM     ONU,ONA
HİS                 ONUN
HİS             ONUNKİ
HİMSELF
SHE        O
HER     ONU,ONA
HER                ONUN
HERS          ONUNKİ
HERSELF
 IT          O
IT         ONU,ONA
ITS                  ONUN
------              
ITSELF
WE        BİZ
US           BİZİ,BİZE
OUR              BİZİM
OURS          BİZİMKİ
OURSELVES
YOU      SİZ
YOU       SİZİ, SİZE
YOUR            SİZİN
YOURS       SİZİNKİ
YOURSELVES
THEY    ONLAR
THEM ONLARI,ONLARA
THEİR         ONLARIN
THEİRS    ONLARINKİ
THEMSELVES

ŞİMDİDE BU TABLODAKİLERE BİRER ÖRNEK VERELİM.

I play tennis.                                                 He saw me./ Give me a book.
You drink tea.                                               He loves you ./ I will give you.
He reads book.                                            I know him. / She gave him water.
She is a student.                                         I saw her / I told her a story.
It is a cat.                                                       I can’t do it. / I made it for you.
We are teachers.                                         She remerbred us. / she will come us.
You are doctors.
LESSON V.
VERBS- FİİLER :
Fiiller iş, oluş ,hareket bildiren sözcüklerdir. Ayrıca fiiller eylem veye durumu gösterirken o eylemlerin ne zaman gerçekleştiğini de belirtirler.

Fiillerin türleri :
İngilizce de iki tür fiil vardır.
1. Auxilary Verbs - Yardımcı Fiiller
Sayıları 12 olan yardımcı fiiller şunlardır :
To be                                   May
To have                              Must
To do                                  Will
To dare                              Shall
To need                             Ought
Can                                     Used

Bu yardımcı fiiller olumlu bir cümleyi soru veya olmsuz yapmaya yaradığı gibi zamanların meydana getirilmesine de yardım ederler.

2. Ordinary Verbs - Olağan Fiiller : Yukarıdaki on iki Yardımcı Fiilin Dışında kalan bütün fiiller olağan fiillerdir. Bu fiilleri Simple past - Basit geçmiş veya Present perfect - Şimdiki Bitmiş zaman yapısına çevirirken fiilin sonuna "ED" ekleriz. Kısaca bu kurala uyan fiillere Regular verbs - Düzenli Fiiller diyoruz. olağan fiillerdir.

3. IRREGULAR VERBS: Bu Fiiller yukarıda bahsettiğimiz gibi sonlarına "ED" eki almayıp değişik şekillerde 2.ve3. hallerinde kullanılan fiillerdir . Bu yüzden bu tür fiillere "IRREGULAR VERBS - DÜZENSİZ FİİLLER" diyoruz. Şimdi bu fiilleri toplu olarak görelim.
COMPARISION OF ADJECTIVE - SIFATLARIN KARŞILAŞTIRILMASI :
Sifatlar Sahip oldugu özelliklerin derecelendirilmesi bakimindan üç şekilde bulunurlar.

1. Positive Degree :Tabii Derece: Kök halinde bulunan Sifatlardir.
Young , Tall , Small;Long; Short ; Big

2.Comperative Degree: Karşilaştirma Derecesi :
Bir şahis veya şeye ait olan sifatin başka bir şahs ait sifattan daha üstün oldugunu gösterir.
Bu iki Sifati karşilaştirirken dikkat Etmemiz gereken nokta bu siatin tek heceli olup oladigidir. Eger sifat tek heceden oluşuyorsa sifatin sonuna “ -er “ ekleyerek “daha üstün “ anlamı verilir.Ancak sıfat iki veya daha fazla heceden oluşmuşsa sıfatın önüne “ More “ eklenir.
Big ®Bigger ; Small ®Smaller; Cold ® Colder; Short ®Shorter
Beautiful ® more beautiful ; Expensive ® More expensive; Handsome ® more handsome
My car is Big . Ali’s car is Bigger than mine.
Nermin is Shor girl. Merve is Shorter  than Nermin.
Ankara is cold city. Erzurum is Colder than Ankara.
Ali’s book is expensive. This book is more expensive than Ali’s book.
Zeynep is beutiful girl . Zehra is more beautiful than Zeynep.

3. Superlative Degree : En üstünlük Derecesi
Aynı özelliklere sahip üç sıfatın karşılaştırılması için tek heceli sıfatlarda sıfatın önüne “the” sonuna ise”-est” getirilir.
Short ® Shorter ® The shortest ; Tall ® Taller ® The tallest
İki veya daha fazla heceli sıfatların en üstünlük derecesi ise sıfatın önüne “THE Most”, sonuna “ -EST” eklenerek yapılır.
The most expensive; The most beautiful , The most useful ; The most handsome
Ali is hansome boy, Veli is more hansome than Ali . Mehmet is the most handsome boy in tjhe class.
Ayşe is beautiful girl , Merve is more beauitiful than ayşe . Zehra is the most beautiful girl in the class.
I am the most powerful man in the world !



IRREGULAR VERBS

 
 SIMPLE
PAST
      TURKISH
PRESENT
   PAST 
Participle
      MEANING
Arise
Arose
Arisen
Doğmak,ortaya çıkmak
Awake
Awoke
Awoken
Uyandırmak
Be
Was
Been
Olmak
Bear
Bore
Borne
Katlanmak
Beat
Beat
Beaten
Vurmak ,Dövmek
Become
Became
Become
Olmak
Begin
Began
Begun
Başlamak
Bend
Bent
Bent
Eğmek,Eğilmek
Bet
Bet(betted
Bet(betted
Bahse girmek
Bid
Bid
Bid
Teklif vermek
Bid
Bade
Bidden
Emretmek
Bind
Bound
Bound
Bağlamak
Bite
Bit
Bitten
Isırmak
Bleed
Bled
Bled
Kanamak
Blow
Blew
Blown
Esmek
Break
Broke
Broken
Kırmak,kırılmak
Breed
Bred
Bred
Yetiştirmek
Bring
Brought
Brought
Getirmek
Broadcast
Broadcast
Broadcast
  Yayın yapmak
Build
Built
Built
İnşa etmek
Burn
Burnt
Burnt
Yanmak,yakmak
Burst
Burst
Burst
Patlamak
Buy
Bought
Bought
satın almak
Cast
Cast
Cast
Atmak,Fırlatmak
Catch
Caught
Caught
Yakalamak
Choose
Chose
Chosen
Seçmek
Cling
Clung
Clung
Tutmak,Yapışmak
Come
Came
Come
Gelmek
Cost
Cost
Cost
Mal olmak
Cut
Cut
Cut
Kesmek
Deal
Dealt
Dealt
...işiyle uğraşmak
Dig
Dug
Dug
Kazmak
Do
Did
Done
Yapmak
Draw
Drew
Drawn
çekme,resim çiznmek
Dream
Dreamt
Dreamt
Rüya görmek
Drink
Drank
Drunk
İçmek
Drive
Drove
Driven
Sürmek
Dwell
Dwelt
Dwelt
Yaşamak,oturmak
Eat
Ate
Eaten
Yemek
Fall
Fell
Fallen
Düşmek
Feed
Fed
Fed
Beslemek
Feel
Felt
Felt
Hissetmek
Fight
Fought
Fought
Dövüşmek
Find
Found
Found
Bulmak
Flee
Fled
Fled
Kaçmak
Fling
Flung
Flung
Fırlatmak
Fly
Flew
Flown
Uçmak
Forbear
Forbore
Forborne
Kaçınmak,Tahammül etmek
Forbid
Forbade
Forbidden
Yasaklamak
Forecast
Forecast
Forecast
Olacağı tahmin etm.
Foresee
Foresaw
Foreseen
Olacağı sezinlemek
Forget
Forgot
Forgotten
Unutmak
Forgive
Forgave
Forgiven
Affetmek
Forsake
Forsook
Forsaken
Terketmek
Freze
Froze
Frozen
Donmak
Get
Got
Got
Elde etmek,Almak
Give
Gave
Given
Vermek
Go
Went
Gone
Gitmek
Grind
Ground
Ground
Öğütmek
Grow
Grew
Grown
Büyütmek,Yetiştirmek
Hang
Hung/hunged
Hung/Hunged
    Asmak
Have
Had
Had
Sahip olmak
Hear
Heard
Heard
Duymak
 Hide
Hid 
Hidden 
Saklamak 
 Hit
 Hit
 Hit
 Vurmak
 Hold
Held 
Held 
Tutmak 
 Hurt
Hurt 
hurt 
İncitmek 
 Keep
Kept 
kept 
Muhafaza etmek, Tutmak 
 Kneel
Knelt 
Knelt 
Diz Çökmek 
Knit 
Knit/Knitted 
Knit/ Knitted 
 Örmek
 Know
Knew 
Known 
Bilmek 
 Lay
Laid 
 Laid
Yerleştirmek/ koymak 
Lead
Led
Led
Yol göstermek,götürmek
Lean
Leant/Leand
Leant/Leaned
Eğilmek,yaslanmak
Leap
Leapt/Leaped
Leapt/ Leaped
Zıplamak
Learn
Learnt/Learned
Learnt/Learned
Öğrenmek
Leave
Left
Left
Ayrılmak,Terketmek
Lend
Lent
Lent
Ödünç vermek
Let
Let
Let
İzin vermek
Lie
Lay
Lain
Uzanmak,Yatmak
Light
Lit/ Lighted
Lit/ Lighted
Yakmak
Lose
Lost
Lost
Kaybetmek
Make
Made
Made
Yapmak
Mean
Meant
Meant
Kastetmek,Anlamında olmak
Meet
Met
Met
Buluşmak,Karşılaşmak
Mistake
Mistook
Mistaken
Yanılmak
Misunderstand
Misunderstood
Misunderstood
Yalnış Anlamak
Mow
Mowed
Mowed/ Mown
Çim Biçmek
Overcome
Overcame
Overcome
Yenmek,Üstesinden Gelmek
Pay
Paid
Paid
Ödemek
Put
Put
Put
Koymak
Read
Read
Read
Okumak
Rid
Rid
Rid
Kurtulmak
Ride
Rode
Ridde
Ata Binmek
Ring
Rang
Rung
Zil Çalmak
Rise
Rose
Risen
Yükselmek,Doğmak
Run
Run
Run
Koşmak
Saw
Sawed
Sawn/Sawed
Testereyle kesmek
Say
Said
Said
Demek,Söylemek
See
Saw
Seen
Görmek
Seek
sought
Sought
Aramak
Sell
Sold
Sold
Satmak
Send
Sent
Sent
Göndermek
Set
Set
Set
Yerleştirmek/ koymak 
Sew
Swed
Sewed/ Sewn
Dikiş Dikmek
Shake
Shook
Shaken
Sarsmak, Sallamak
Shear
Sheared
Shorn/Sheared
Yün vb. Kırpmak
Shed
Shed
Shed
Kan akıtmak
Shine
Shone
Shone
Parlamak
Shoot
Shot
Shot
Vurmak ,Atmak,Atış yapmak
Show
Showed
Showed/Shown
Göstermek
Shrink
Shrank
Shrunk
Büzülmek,Çekmek
Shut
Shut
Shut
Kapatmak
Sing
Sang
Sung
Şarkı söylemek
Sink
Sank
Sunk
Batmak
Sit
Sat
Sat
Oturmak
Slay
Slew
Slain
Öldürmek
Sleep
Slept
Slept
Uyumak
Slide
Slid
Slid
Kaymak
Sling
Slung
Slung
Atmak,Sapan Fırlatmak
Slit
Slit
Slit
Yarmak,Yırtmak
Smell
Smelt
Smelt
Kokmak,Koklamak
Sow
Sowed
Sown/Sowed
Tohum ekmek
Speak
Spoke
Spoken
Konuşmak
Speed
Speed/ Speeded
Speed/Speeded
Hızla gitmek
Spell
Spelt/spelled
Spelt/Spelled
Hecelemek,Kodlamak
Spend
Spent
Spent
Harcamak
Spill
Spilt
Spilt
Dökmek
Spin
Spun
Spun
Dönmek
Spit
Spat
Spat
Tükürmek
Split
Split
Split
Yarılmak,Bölmek
Spoil
Spoilt/Spoiled
Spoilt/Spoiled
Bozulmak
Spread 
Spread 
Spread 
Yaymak,Yayılmak 
 Spring
Sprang
Sprung 
Sıçramak,Fırlamak 
 Stand
Stood 
Stood 
Ayakta durmak 
 Steal
Stole 
Stolen 
Çalmak(Hırsızlık) 
 Stick
Stuck
 Stuck
Sokmak,Yapıştırmak 
 Sting
Stung 
Stung 
Arı vb. Sokmak 
 Stink
Stank/Stunk 
Stunk 
Pis kokmak 
Strew 
Strewed 
Strewed 
Dağıtmak,Yaymak 
 Stride
Strode 
Stridden 
Uzun adımlarla yürümek 
 Strike
Struck 
Struck 
Çarpmak 
 Strive
Strove 
Striven 
Çabalamak 
 Swear
Swore 
Sworn 
Yemin etmek 
 Sweep
 Swept
Swept 
Süpürmek 
 Swell
Swelled 
Swelled 
Şişmek 
 Swim
Swam
Swum 
Yüzmek 
 Swing
Swung 
Swung 
Sallanmak 
 Take
Took 
Taken 
Almak 
Teach
Taught
Taught
Öğretmek
Tear
Tore
Torn
Yırtmak
Tell
Told
Told
Anlatmak,Söylemek
Think
Thought
Thought
Düşünmek
Thrive
Throve
Thriven
Gelişmek
Throw
Thew
Thrown
Atmak
Thrust
Thrust
Thrust
Dürtmek,Sokmak
Tread
Trod
Trodden
Yol gitmek, Yürümek
Undergo
Underwent
Undergone
Zorluk çekmek
Understand
understood
understood
Anlamak
Undertake
Undertook
Undertaken
Üzerine alınmak
Uphold
Upheld
Upheld
Desteklemek
Wake
Woke
Waken
Uyanmak,Uyandırmak
Wear
Wore
Worn
Giymek
Weave
Wove
Woven
Örmek
Weep
Wept
Wept
Ağlamak
Wet
Wet
Wet
Islatmak
Win
Won
Won
Kazanmak
Wind
Wound
wound
Döndürmek,Saat kurmak
Withdraw
Withdrew
Withdrawn
Çekmek
Wring
Wrung
Wrung
Bükmek
Write
Wrote
Written
Yazmak

İNGİLİZCE GRAMER
BASİT CÜMLE

1. CÜMLE
Normal koşullarda (yani, devrik yapı vs. bulunmayan durumlarda) en basit şekli ile cümle iki unsurdan oluşur:
Özne + Yüklem
(Subject) + (Verb)
Türkçe'de özne çoğu zaman yüklemin sonuna bir "kişi eki" olarak eklenebildiği için açıkça kullanılmasına gerek kalmayabilir.
- (Ben) geldim.
- (Sen) nasılsın ?
İngilizce'de böyle birşey - çok sınırlı da olsa bazı konuşma durumları dışında - söz konusu olamaz.
* (I) came.
* How are (you) ?
Çoğu zaman basit cümlede bir de nesne bulunur.
1.1. Subject + Verb
Türkçe bir basit cümlede şu yapı her zaman için geçerlidir.
1 2
ÖZNE + YÜKLEM
Mehmet öğretti.
İngilizce bir basit cümlede de, nesne bulunmadığı durumlarda, bir farklılık görülmez.
1 2
SUBJECT + VERB
Mehmet taught.
1.2. Subject + verb + object
Türkçe bir cümleye nesne eklendiği zaman, sıralama şöyle olur:
1 2 3
ÖZNE + NESNE + YÜKLEM
Mehmet oğluna öğretti.
İngilizce bir cümleye nesne eklendiği zaman, Türkçe cümle yapı ile arasındaki ilk temel fark ortaya çıkar.
1 3 2
SUBJECT + VERB + OBJECT
Mehmet taught his son.
2. BASİT CÜMLELERİN ÇEVİRİSİ
2.1. Subject + verb
Türkçe ve İngilizce basit cümle yapıları sadece özne ve yüklem söz konusu olduğunda bir farklılık göstermediği için, çeviri konusunda yapı açısından bir sorun çıkmamaktadır.
1 2
ÖZNE + YÜKLEM
Mehmet geldi.
Mehmet came./has come.
SUBJECT + VERB
1 2
2.2. Subject + verb + object
Nesne söz konusu olduğunda Türkçe ve İngilizce basit cümle yapıları birbirinden farklı olduğu için, çeviri işlemi sırasında da cümleyi oluşturan unsurların dizilişinde değişiklik yapmak gerekecektir.
1 2 3
ÖZNE + NESNE + YÜKLEM
Mehmet eve geldi.
Mehmet came home.
SUBJECT + VERB + OBJECT
1 3 2
Bu cümlelere yer, zaman ve durum belirten kelime ve yapıların da eklenmesi durumunda her iki dil arasındaki yapısal farklılıklar iyice belirginleşecektir.
Basit cümlelerin yapısı konusu çeviri açısından - kolay göründüğü için - önemsenmeyebilir. Ancak,
SVO (İngilizce
SOV (Türkçe)

yapısının, karmaşık cümlelerin çevirisini yaparken sürekli gözönünde tutulması gerekecektir. Bu konu ileri konularda ayrıntılı olarak ele alınmakta.


ZAMAN KAVRAMI
1. GiRiŞ
Bu ve bunu izleyen ana başlık altında İngilizce'de yer alan bütün zamanlar (= tense) ve yardımcı yüklemler (= modal verbs) iki ayrı başlık altında ele alınmaktadır. Zamanlar "Present", "Past", ve "Future" sırası ile, yardımcı yüklemler ise alfabe sıralamasında ele alınmaktadır. Önemli çeviri özellikleri, her zaman olduğu gibi, kutu içinde verilmektedir.
2. "Present" : Geniş zaman / Şimdiki zaman
2.1. Simple Present Tense
a) Her zaman olan/olabilecek olaylar için kullanılır.
- The earth rotates around the sun.
Dünya güneşin çevresinde döner.
b) Bir olayı naklederken, özellikle hikaye dilinde kullanılır.
- Rosencrantz flips a coin.
Rosencrantz yazı tura için para atar.
c) Her zaman olan, olabilecek ve bir sıkl??a sahip olayların anlatımında kullanılır.
- I always/sometimes/rarely brush my teeth.
Dişlerimi her zaman/bazan/nadiren fırçalarım.

Simple Present'ın bu kullanımları (A-C) Türkçe'ye aktarılırken "yüklem + -Er/-Ir" yapısı kullanılır.

d) Geleceğe ait kesin bir olaydan söz ederken kullanılır.
- We set off after lunch.
Öğle yemeğinin ardından yola çıkıyoruz.
e) Normalde "yüklem + -ing" yapısı ile kullanılmayan bazı yüklemlerle birlikte kullanılır. Bu yüklemlerin başlıcaları:

astonish, belong to, believe, concern, consist of, contain, depend on, deserve, detest, dislike, doubt, feel, fit, forget, guess, have, hear, hate, imagine, i
rink.
(Keşke) daha fazla param olsaydı, içecek birşey alırdım.
- If only you hadn't told Jackie the truth, everything would have been all right.
(Keşke) Jackie'ye gerçeği anlatmamış olsaydın, herşey yolunda olurdu.
B) If only + would/could
Bu yapı istek/amaç belirtir.
- If only she wouldn't speak all the time, she'd make a perfect guest.
(Bir de) sürekli konuşması olmasa kusursuz bir konuk olurdu.
- If only he wouldn't snore !
Bir de horlamasa !
2. AS LONG AS, SO LONG AS
KULLANIMI
as long as, so long as + cümle
ÇEVİRİSİ
- DIğI sürece/takdirde

- She can come in as long as she promises to keep silent.
Sessiz durmaya söz verdiği takdirde içeri girebilir.
3. ASSUMING, PROVIDED, PROVIDING, SUPPOSING
KULLANIMI
assuming/provided/providing/supposing + (that) + cümle
ÇEVİRİSİ
Assuming/supposing -DIğInI varsayarsak/varsayınca
Provided/providing -mEsI koşulu ile/-DIğI takdirde

- Assuming that the journey will take a full day, we may except him any minute.
Yolculuğun bir tam gün süreceğini varsayarsak onu her an için bekleyebiliriz / her an gelebilir.
- You can borrow the car provided that you promise to drive carefully.
Dikkatli sürmeye söz verdiğin takdirde arabayı ödünç alabilirsin.
4. IN CASE
KULLANIMI
in case + cümle
ÇEVİRİSİ
- sE diye
- Buy another bottle of vodka in case more people come.
Fazla insan gelirse diye bir şişe votka daha al.
Bu yapı "in case of + isim/-ing" ( ... "durumunda") şeklinde de kullanılabilir.
- In case of a fire, use the side doors.
- In case of meeting him, do not offer to shake hands.
"Just in case" kullanımı ise "ne olur ne olmaz" anlamını yansıtır.
- "Why do you always carry that umbrella ?"
- "Just in case."
5. IN THE EVENT THAT, JUST SO (THAT), ON CONDITION (THAT)
KULLANIMI
in the event that
just so (that) + cümle
on condition (that)
ÇEVİRİSİ
-mEsI durumunda/-DIğI takdirde
- In the event that the police ask you your address, you are not legally bound to give it.
Polis adresinizi soracak olursa/Polisin adresinizi sorması durumunda yasal açıdan söylemek zorunda değilsiniz.
6. UNLESS
KULLANIMI
unless + cümle
ÇEVİRİSİ
-mEz ise/-mEmEsI durumunda
- I'll quit unless I'm given a pay rise.
Maaşım artırılmazsa ayrılacağım.
7. GIVEN
KULLANIMI
given (that) + cümle
ÇEVİRİSİ
olsa, -mEsI durumunda
- Given that x = y, then n(x+a) = n(y+a) must also be true.
x = y ise bu durumda n(x+a) = n(y+a)'nın da doğru olması gerekir.
Given yapısı "rağmen" anlamını taşıyan cümle olarak da kullanılabilir.
8. WISH
Dilek belirten bir yapı olarak "I wish / He wishes / .. " çeşitli zamanlarla birlikte kullanılabilir. Bu zamanın seçimi elbette cümlenin oluşturulduğu duruma bağlıdır.

Durum Wish
(Simple Present)
I'm not rich. I wish I was/were rich.
I don't earn a lot. I wish I earned a lot.
She talks a lot. I wish she didn't talk a lot.
(Present Continuous)
It's raining. I wish it wasn't/weren't rainining.
She is studying. I wish she wasn't/weren't studying.
(Simple Past)
She didn't come. I wish she had come.
(Present Perfect)
He has lost it. He wishes he hadn't lost it.
("Will")
You will always complain. I wish you wouldn't complain.
He will sing all the time. I wish he wouldn't sing.

Bu yapılar Türkçe'ye "keşke" olarak aktarılabilir.

PLACE CLAUSE
1. WHERE
KULLANIMI
where + cümle
ÇEVİRİSİ
yüklem + -DIğI yerde
- Where I come from, this is called injustice.
Benim geldiğim yerde buna haksızlık derler.
2. WHEREVER
KULLANIMI
wherever + cümle
ÇEVİRİSİ
(neresi olursa orada)
yüklem + -DIğI her yer(d)e/yerin
- They went wherever they expected to find work.
İş bulmayı umdukları her yere gittiler.

CONCESSION CLAUSE
1. CÜMLE İLE KULLANILANLAR
1.1. Although / Though
"yüklem" + -mEsInE rağmen/karşın; -DIğI halde
- Although he is young, he is not inexperienced.
Genç olmasına karşın tecrübesiz değil.
Devrik yapı ile de kullanılabilir.
- Careful though/as she was, she couldn't prevent the accident.
(=Although she was ...)
1.2. Even if/Even though
Türkçe'ye çevirisi "although" ile aynıdır. "Even if" "-sE bile" olarak aktarılabilir.
- He borrowed my jacket even though I'd told him not to.
Almamasını söylememe rağmen ceketimi ödünç aldı.
- You have to be on time even if the lesson starts very early.
Ders çok erken başlasa bile dakik olmalısın.
1.3. Whereas
Türkçe'ye "although" gibi ya da "... ise de", "... iken" ile aktarılır.
- Whereas he has plenty of money, he has no-one to trust.
Çok parası varsa da güvenileceği bir tek kimsesi yok.
1.4. While /Whilst
Türkçe'ye "although" gibi aktarılır.
- While he is rather nice, sometimes he is a menace.
Oldukça sevimli olmasına rağmen bazen bir başbelası.
1.5.
Despite
In spite of
Irrespective of + the fact that
Regardless of
Notwithstanding
Türkçe'ye "...( gerçeğin)e karınn/rağmen" ile aktarılırlar.
- Despite the fact that he is rather nice, sometimes he is a menace.
(=Although he is ...)
1.6. As
Devrik yapı durumunda "rağmen" anlamı taşıyabilir.
- Tired as I was, I went on walking.
(=Although I was tired ...)
- Change your mind as you will, you will gain no support.
(=Although you may change ...)
Bu yapı "Reason " veya "Similarity Clause" olarak da kullanılabilir.
"As" kelimesi yerine "that" kullanıldığı da görülür.
- Fool that he was, he made no mistakes.
Aptal olmasına rağmen hiç hata yapmadı.
1.7. As ... as
Bu yapı ender olarak kullanılır.
- As widespread as his fame may be, he is not well-known in this part of the country.
(=Although his fame may be widespread, ...)
2. CÜMLE İLE KULLANILMAYANLAR
2.1. Despite/In spite of
KULLANIMI
isim [1]
despite/in spite of +
-ing [2]
ÇEVİRİSİ
yüklem + -mEsInE rağmen/karşın
isim + -E rağmen/karşın
- He came in spite of his illness. [1]
being ill. [2]
Hastalığına/Hasta olmasına rağmen geldi.
2.2. Irrespective of, Regardless of, Notwithstanding
KULLANIMI
irrespective of isim
regardless of +
notwithstanding WH
ÇEVİRİSİ
isim + -E rağmen/karşın
yüklem + -mEsInE rağmen/karşın
"göz önüne alınmaksızın"
- Regardless of whatever he may say, do it as you please.
Onun ne diyebileceğini düşünmeksizin, dilediğin gibi yap.
2.3. ..., still / yet
KULLANIMI
..., still/yet + -ing [1] / cümle [2]
ÇEVİRİSİ
yine de, ancak, fakat, bun(lar)a karşın

- He suffered a lot, yet never giving in. [1]
he never gave in. [2]
Çok acı çekti ama asla pes etmedi.
3. Given (that)
Yerine göre koşul anlamı da verebilen bu yapı pek sık kullanılmamaktadır.
- Given her charm, she is alone.
that she has charm, she is alone.
Çekici olmasına rağmen/Cazibesine rağmen, yalnız.

CONTRAST CLAUSE
Yapı olarak "Concession Clause" ile aynıdır. "Whereas, while, whilst" ile oluşturulur ve Türkçe'ye en basit olarak "oysa" kelimesi ile aktarılır.

REASON CLAUSE
1. CÜMLE İLE KULLANILANLAR
1.1. Because, As, For, Since
Türkçe'ye "yüklem + -I için / -IndEn ötürü / dolayı", "yüklem + -mEsI nedeniyle / sebebiyle" şeklinde aktarılırlar.
- Because he worked so hard, he deserved a holiday.
O kadar çok çalıştığı için bir tatili haketti.
"As" kelimesi devrik yapı kullanılarak da "Reason Clause" oluşturabilir. Aynı yapı "Concession Clause" için de geçerli olduğu için hangi anlamın çıkarılması gerektiğine dikkat edilmesi gerekir.
- Tired as she was, she went on walking. [Concession]
- Tired as she was, she stopped walking. [Reason]
Yorgun olduğu için yürümeyi kesti.
1.2.
Because of
Due to
Owing to + the fact that
On account of
Türkçe'ye "[gerçeği(nden)] ötürü / yüzünden / sayesinde" şeklinde aktarılırlar.
- Owing to the fact that Tom didn't know any French, they were able to speak comfortably in his presence.
Tom'un hiç Fransızca bilmemesinden ötürü onun önünde rahatça konuşabildiler.
2. CÜMLE İLE KULLANILMAYANLAR
2.1. Because of, Due to, Owing to, On account of
KULLANIMI
because of
due to + isim + ("ing") [1]
owing to + my/his/.. + "-ing" [2]
on account of
ÇEVİRİSİ
Türkçe'ye "because" ile aynı şekilde aktarılırlar.
- Because of rain the rescue operation had to be stopped. [1]
Yağmurdan ötürü kurtarma çalışmasının durdurulması gerekti.
- Owing to his trying to save the situation, a scandal was prevented. [2]
Onun durumu kurtarmaya çalışması sayesinde bir skandal önlendi.
2.2. "-ing" ...,
- Seeing that it was likely to rain, he stayed in.
(=Because/When he saw ...)
- Knowing their tastes, she was able to bring a gift.
(=Because she knew ...)
- Having completed the task, they had a break
(=Because/After they had completed ...)
2.3. Past ciple (= V3)
Bu yapı edilgen (= passive) özellik taşır.
- Constructed according to my specifications, the building was able to withstand the eartquake.
(=Because it was constructed ...)
3. DİĞER YAPILAR
3.1. As long as
KULLANIMI
as long as + cümle
ÇEVİRİSİ
- DIğI sürece / müddetçe
- As long as he doesn't disturb me, it is okay.
Beni rahatsız etmediği sürece sakıncası / sorun yok.
3.2. Inasmuch as, Insomuch as
"Because" anlamı taşıyan bu yapılar resmi durumlarda kullanılır.
- Thomas is also guilty, insomuch as he knew what they were going to do.
( ..., because he knew ...)
3.3. In that
KULLANIMI
in that + cümle
ÇEVİRİSİ
-mEsI açısından/yüzünden, -DIğI için
- The evidence is invalid in that it was obtained through illegal ways.
Yasadışı yollardan elde edildiği için delil geçersiz.
3.4. Now that
"Time Clause" yapılarda ele alınan "Now that" ile aynı anlamı taşır.
3.5. (The reason) why
KULLANIMI
(The reason) why + cümle + "be" + because/that ...
ÇEVİRİSİ
-mE("kişi eki")In(In) nedeni/sebebi ... (-dIr)
- The reason (why) they lost is that/because they did not know the rules.
Kaybetmelerinin nedeni kuralları bilmemeleridir.
3.6. While
KULLANIMI
while + cümle
ÇEVİRİSİ
hazır ... olduğuna göre/-mIş iken
- While you are in the kitchen, can you bring me a knife ?
Hazır mutfaktayken bana bir bıçak getirir misin ?
3.7. With
KULLANIMI
isim + "-ing" [1]
(with) +
isim + to + yüklem [2]
ÇEVİRİSİ
"var iken", -mekte iken, -DIğI için, -DIğIndEn ötürü
- (With) the exams coming, we have no time for a social life. [1]
Sınavlar yaklaşı(yo)rken sosyal yaşantı için hiç vaktimiz yok.
- With so many children to support, they both have to work. [2]
Bakmaları gereken o kadar çocuk varken ikisinin de çal??ması gerek.
3.8. What with
"With" yapısı ile aynıdır.

PURPOSE CLAUSE
1. (IN ORDER) TO, SO AS TO
KULLANIMI
in order (not) to / so as (not) to + yüklem
ÇEVİRİSİ
yüklem + -mEk için
- To open the lid, turn it left.
Kapağı açmak için, sola çevirin.
- They left the door open in order for me to hear what they were talking about.
Ne hakkında konuştuklarını işitmem için kapıyı açık bıraktılar.
- She has to hurry in order not to be late.
Geç kalmamak için acele etmesi gerek.
"So as to" yapısının aşağıdaki örnekte görülen kullanımına sık rastlanmaktadır.
- He never stayed in one place so long as to be recognised.
Bir yerde tanınabileceği kadar uzun süre hiç kalmadı.
"To+ yüklem" yapısı "amaç (=Purpose) dışında başka anlamlar taşıyabilir.
2. IN ORDER THAT
KULLANIMI
in order that + cümle
ÇEVİRİSİ
yüklem + -sIn diye / -mEk için
- The school closes early in order that the children can get home before dark.
Çocuklar hava kararmadan evlerine varabilsinler diye okul erken kapanıyor.
3. FOR FEAR (THAT)
KULLANIMI
for fear that + cümle
ÇEVİRİSİ
yüklem + -mEk /... olur + korkusu ile
- They left early for fear that they'd miss the train.
Treni kaçırma korkusu ile erkenden çıktılar.
4. LEST
Resmi (= formal) nitelik taşıyan cümlelerde kullanılır.
KULLANIMI
lest + cümle
ÇEVİRİSİ
yüklem + -mEmEk için / -mEsIn diye
- They checked the list again lest they should leave something behind.
Geride bir şey unutmamak için listeyi yeniden incelediler.


RESULT CLAUSE
1. SO (THAT), SUCH THAT
KULLANIMI
so (that), such that + cümle
ÇEVİRİSİ
böylece, bu yolla, öyle ki, -sIn diye
- We announced the test results immediately so that those who failed wouldn't have to wait.
Başarısız olanlar beklemek zorunda kalmasın diye sınav sonuçlarını anında açıkladık.
- They had considered all the possibilities in preparing the leaflet, such that even the most inexperienced would be
able to inform the candidates of the requirements for application.
Kitapçığı hazırlarken bütün olasılıkları göz önünde bulundurmuşlardı, öyle ki en tecrübesizler bile adayları
başvuru koşulları konusunda bilgilendirebilirdi.
2. THEREBY
KULLANIMI
thereby + -ing
ÇEVİRİSİ
böylece, bu yüzden, bu yolla, sonuçta
- Because he was so young and fiery, he drove the sport car at top speed, thereby deserving three different traffic
tickets.
Genç ve ateşli olduğu için spor arabayı son sürat kullandı ve sonuçta üç ayrı ceza makbuzunu haketti.


SIMILARITY CLAUSE
1. (JUST) AS
KULLANIMI
(just) as + cümle [1] / it is/was/.. [2]
Kimi zaman "as" yerine "the way" kullanılabilir.
ÇEVİRİSİ
gibi,
- She is a fine singer, just as her father used to be. [1]
Eskiden babasının olduğu gibi, iyi bir şarkıcı.
- In autumn, as (it was) in spring, there were floods. [2]
Sonbaharda, ilkbahardaki gibi, sel vardı.
Bu yapı resmi (= formal) nitelik taşıyan anlatımlarda devrik yapı (= inversion) kullanılarak oluşturulabilir.
- He was Catholic, as were most of his friends.
Katolikti, dostlarının çoğu gibi.
- He believed, as did all his colleagues, in the supremacy of the institution he worked for.
Tüm iş arkadaşları gibi o da çalıştığı kurumun üstünlüğüne inanmaktaydı.
2. LIKE
KULLANIMI
like + isim / him/her/... ; like + cümle (> AmE)
ÇEVİRİSİ
gibi, benzer
- My sister isn't much like me.
Kızkardeşim fazla bana benzemez.
3. AS IF, AS THOUGH
KULLANIMI
as if, as though + cümle
ÇEVİRİSİ
(sanki) ... (-mIş) gibi
- You look as if you are about to .
Ağlayacakmış gibisin.


EXCEPTION CLAUSE
1. BUT (THAT)
Resmi (= formal) nitelik taşıyan anlatımlarda kullanılır.
KULLANIM
but that + cümle [1]
but for me/him/.. to + yüklem [2]
ÇEVİRİSİ
dışında, haricinde
- Nothing would stop them but that the President (should) make a speech. [1]
Onları Başkan'ın konuşma yapması dışında hiçbirşey durdurmuyordu.

- Nothing would stop them but for the President to make a speech. [2]
2. EXCEPT (THAT), EXCEPTING THAT
KULLANIMI
except/excepting (that) + cümle
ÇEVİRİSİ
ama, fakat, ancak, haricinde, dışında
- We would most happily help you, except we are in need of cash.
Size büyük bir memnuniyetle yardım ederdik ama nakit sıkıntısındayız.
3. SAVE THAT
KULLANIMI
save that + cümle
ÇEVİRİSİ
dışında, haricinde
- The company has lost almost all its possessions, save that they still hold a small share in a vast piece of land.
Şirket, geniş bir arazinin ufak bir hissesine halâ sahip olması dışında, tüm mal varlığını yitirdi.
4. ONLY
Günlük konuşma dilinde kullanılır.

KULLANIMI
only + cümle
ÇEVİRİSİ
fakat, ancak, ama
- I'd love to come, only I have no time.
Gelmeyi çok isterim ama hiç vaktim yok.


COMMENT CLAUSE
1. TANIM
Cümle içinde paranteze alınmış bir fikir, yorum, yargı görevi üstlenen ifadelerdir. Cümle içinde altı değişik yapıda kullanılabilirler.
2. CÜMLE
- There were no applicants, I believe, for that job.
En sık kullanılan yapılar şunlardır.
God knows Tanrı bilir (ya)
Heaven knows Tanrı bilir (ya)
it grieves me to tell you üzülerek söylüyorum
it has been claimed iddiaya göre
it is reported bildirildiğine göre
it is rumoured söylentiye göre
it is said denildiğine göre/ denir ki
it is true şurası da doğru ki/ Doğru olan şu ki
it may interest you to know öğrenmek ilgini(zi) çekebilir
it pains me to tell you üzülerek söylüyorum
it seems görünüşe göre, görünüşe bakılırsa
it transpires söylenildiğine göre
I admit bence de/ kabul ediyorum
I agree bence de/ kabul ediyorum
I ask myself diye sormaktayım
I assume sanırım
I believe bence/ sanırım
I can see gördüğüm kadarı ile
I claim bence
I consider bence
I daresay sanırım
I don't deny kabul
I doubt hiç sanmam ama/ pek sanmasam da/ korkarım
I expect umarım
I fear korkarım
I feel bence
I guess sanırım
I hear duyduğuma göre
I have heard duyduğuma göre
I have heard tell söylenenlere göre
I have no doubt hiç kuşkum yok
I have read okuduğuma göre
I have to say belirtmeliyim ki
I hope umarım
I imagine sanırım
I know bildiğime göre/ biliyorum
I may assume sanırım
I'm afraid korkarım
I'm convinced eminim/ inanıyorum ki
I'm delighted to say sevinerek söylüyorum (ki)
I'm glad to say sevinerek söylüyorum (ki)
I'm happy to say sevinerek söylüyorum (ki)
I'm pleased to say sevinerek söylüyorum (ki)
I'm sorry to say üzülerek söylüyorum (ki)
I'm sure eminim
I'm told bana anlatılana göre/ duydum ki
I must admit kabul/ itiraf etmeliyim ki
I must say söylemem gerekir ki
I must tell you anlatmam gerekir ki
I presume sanırım
I regret korkarım/ ne yazık ki
I regret to say üzülerek söylüyorum (ki)
I remember hatırlıyorum (da)
I see bence
I suppose sanırım
I think bence
I understand anlıyorum ki/ bence
I venture to say diyebilirim ki
I wish keşke
I wonder acaba
mind you hatırlarsan(ız)
one hears söylenenlere göre
they allege iddiaya göre
they claim iddiaya göre
there is on doubt kuşkusuz
they say dediklerine göre
you can see gördüğün(üz) gibi
you know biliyorsun(uz)
you may have heard duymuş olabileceğin(iz) gibi
you may know belki biliyorsun(uz)
you must admit kabul etmelisin(iz) ki
you realise anlayacağın(ız) gibi
you see gördüğün(üz) gibi
3. AS + CÜMLE
Türkçe'ye "yüklem + -DIğI gibi/kadarı ile" şeklinde aktarılabilir.
- I'm working overtime, as you know.
En sık kullanılan yapılar şunlardır:
as everybody knows herkesin bildiği gibi
as it appears görünüşe göre
as it happens öyle oldu ki/ tesadüf bu ya
as (it) is common knowledge bilindiği gibi
as it may interest you to know öğrenmek isteyebileceğin gibi
as (it) often happens hep olduğu gibi
as it seems görünüşe göre
as it seems likely muhtemelen
as it transpires göründüğü gibi
as (it) was pointed out belirtildiği gibi
as (it) was said earlier/later anlatıldığı gibi
as I can see (it) gördüğüm kadarı ile/ bence
as I have said söylediğim gibi
as I interpret it bence/ bana göre
as I'm told duyduğuma göre
as I remember hatırladığım kadarı ile
as I say dediğim gibi
as I see (it) bence/ bana göre
as I take it bence/ bana göre
as I understand bence/ bana göre
as you know bildiğim kadarı ile
as you may have heard duymuş olabileceğin(iz) gibi
as you may remember hatırlayacağın(ız) gibi
as you said dediğin(iz) gibi
as you say dediğin(iz) gibi
as (it) was/seemed natural normal göründüğü kadarı ile/göründüğünden ötürü
as (it) was expected beklenildiği gibi
4. WHAT ...
Türkçe'ye " ... olan şey/olan yan(ı)" ile aktarılabilir.
- What was more upsetting, we lost our luggage.
En sık kullanılan yapılar şunlardır:
What is more surprising/upsetting/gladdening işin en/daha (da) ... (olan) yanı ...
What is more to the point dahası, üstelik, üstüne üstlük.
5. TO+ YÜKLEM
Türkçe'ye "-cası, ... olmak gerekirse, ... olur ise" ile aktarılabilir.
- To be fair, I lost the money.
En sık kullanılan yapılar şunlardır:
to be fair açıkçası
to be frank açıkçası
to be honest açıkçası
to be precise kesin konuşmak gerekirse/ tam olarak
to be serious ciddi olmak gerekirse
to be truthful açık konuşmak gerekirse
to put it briefly kısacası
to speak candidly açıkcası
6. "-ING"
Türkçe'ye "yüklem + -Er/Ir ise" ile aktarılabilir.
- I doubt, speaking as a layman, that his views are our salvage.
En sık kullanılan yapılar şunlardır:
broadly speaking genelde/ genele konuşulursa
figuratively speaking örneğin/ genele konuşulursa
generally speaking genel anlamda/ genele konuşulursa
loosely speaking genel anlamda/ genele konuşulursa
putting it crudely kabaca anlatılırsa
putting it mildly kısacası
speaking frankly işin doğrusu
speaking generally genel anlamda/ genele konuşursak
speaking personally bence
7. PAST PARTICIPLE (= V3)
Türkçe'ye "yüklem + -Il/-In .. ise" (= Edilgen) ile aktarılır.
- Stated plainly, he has no chance of winning.
En sık kullanılan yapılar şunlardır:
put bluntly kabaca anlatırsak
put in another way diğer bir deyişle
rephrased diğer bir deyişle
stated quite simply basitçe anlatılırsa
worded plainly basitçe anlatılırsa



VERBLESS CLAUSE
Bu tür cümleler İngilizce'de fazla kullanılmaz ve çeviri açısından önemli bir sorun oluşturmaz.
- He waited, anxious for a reply. (= he was anxious for a reply)
- She was standing, a statue of innocence. (= she was like a statue of innocence)
Örneklerde de görülebileceği gibi, yüklem taşımayan yan cümle ayrı bir cümle gibi ele alınmaktadır. Çeviri işleminin de buna göre yapılması gerekir.

İSİM (=NOUN) VE UYGUN "ARTICLE" SEÇİMİ
1. Tanım: "a(n)" ve "the"
"Article" seçimi çeviri işlemlerinde çoğu zaman bir sorun haline gelmektedir. "A(n)" (=Indefinite article) ve "the" (=Definite article) isimlerle birlikte kullanılırlar.
Bu iki kelimenin nasıl ve ne durumlarda kullanıldıklarına geçmeden önce, isim yapılarını incelemek yararlı olabilir.
2. Sayılabilir ve sayılamayan isim
İsim, sayılabilen ve sayılamayan olarak sınıflandırılabilir:
Sayılabilen (=countable) isim
a) Tekil (=singular)
cat, leaf, man, person, iron (= ütü)
b) Çoğul (=plural)
cats, leaves, men, people/persons, irons
Sayılamayan (=uncountable) isim
a) Somut (=concrete)
water, oil, sugar, iron (= demir)
b) Soyut (=abstract)
happiness, wealth, boredom
3. Kullanım alanları
"A(n)" sadece sayılabilen tekil isimler ile kullanılır. Kendisini takip eden isim sesli bir harf (a, e, i, o, u) ile telaffuz edilerek (yazılarak değil) başlarsa, "an" kullanılır.
an apple, an eagle, an iron, an orange, an umbrella
fakat
a university student
(u harfi "yu" olarak telaffuz edilmekte)
an hour
(sessiz olan h harfi telaffuz edilmemekte; {h}our)
"The" bütün isimlerle birlikte kullanılabilir. Bir ismin her zaman bir "article" alması gerekli ya da mümkün değildir.
4. "A(n)" : Kullanıldığı yerler
4.1. Bilinmeyen ve önceden belirginleştirilmemiş
Herhangi biri, hangisi olduğu farketmez
- I have never seen an elephant.
- We are looking for a person to help us in the home.
Sözü edilen şeyin, ait olduğu sınıfın/türün herhangi bir üyesi olması
- A screwdriver is a tool.
Bu kullanımda çoğul isim de mümkündür.
- Screwdrivers are tools.
Genel nesneler yerine belirginleştirilmiş nesneler kullanıl-ması durumunda çoğul isim kullanmak gerekir.
- Cars are parked at owners' risk. (Cars = Buraya parkedilen belirgin arabalar)
Tereddüte düşülmesi durumunda en iyisi çoğul isim kullanmaktır.
... de/başına
- 60 miles an hour
- Three times a week
- Ten pence a kilo
4.2. Bilinen fakat önceden belirginleştirilmemiş
Özel biri, fakat henüz belirginleştirilmemiş
- I have found a job at last.
- She is a very old friend of mine.
- A Mr Nash called to speak to you.
(Mr Nash diye biri ...)
Bir tür/örnek
- We have a climate.
- What a strange man he is !
- I have never heard such a thing !
Meslek
- I am a teacher by profession.
- To be a MP, you must be a speaker.
5. "The" - Kullanıldığı yerler
5.1. the + az önce/daha önce sözü geçmiş olan
- "I've got an orange and some apples. Who wants the orange ?"
- "You have the orange and I'll have the apples."
5.2. the + belirginleştirilmiş isim
- The dogs in our street are very noisy.
- The Englishmen we met at the party knew a little Turkish.
5.3. the + eserde sözü geçen kişi(ler)/nesne(ler)
- The Elephant and the Mouse
- The Longest Day
- The Mousetrap
5.4. the + tek olan şey
- They toured the world together.
- The earth goes round the sun.
- She lives in the United States now.
5.5. the + "superlative"
- the best/most recent/latest project
5.6. the + "ordinal" sayı
- the first/last/next race
5.7. the + hayali bir türün/sınıfın temsilcisi olan tekil isim
- The Panda is in danger of extinction.
- The computer has replaced the typewriter in the office.
5.8. the + sıfat = o sıfat ile nitelenen grubun tümü
- The young do not listen to the old.
(= Young people do not listen to old people.)
Tekil kişiler için "sıfat + person/man/.." kullanmak gerekir.
- a/the young person/man/woman/..
5.9. the + yer ismi = o yerin amacına uygun bir eyleme katılınmaması
mahkum olarak değil)- She went to the prison (
- I would like to live near the sea.
5.10. the + yer = içinde bulunulan durumdan ötürü tanımlanabilen yer
Her insanın kendisine özgü bir çevresi olduğu ve o kişinin o çevreye ait herşeyi tanımlayabileceği düşünülürse, o çevreye yakın olan bir kimse (akraba, arkadaş, aynı şehirli gibi) açısından da o çevre tanımlanabilir özelliktedir.
- I must go to the bank
cümlesindeki "the bank", konuşanı tanıyan bir kimse açısından belirgin bir bankayı niteler.
- There is funny animal in the garden.
5.11. the + otel / tiyatro / sinema/.. ismi
- the Hilton
- the Akün
Ayrıca
-the theatre/cinema/opera/concert
5.12. the + çoğul yer ismi
- the Netherlands
- the Azores
- the United States
- the Alps
5.13. the + sayılabilir bir isim içeren yer isimleri
Canal the Sues/Panama Cana
Channel the English Channel
Desert the Sahara (Desert)
Gulf the Gulf, the Gulf of Mexico
Islands/Isles the British Isles, the Virgin Islands
Kingdom the United Kingdom
Mountain range the Rocky Mountains
Ocean the Indian Ocean
Republic the Republic of Turkey
River the (River) Nile
Sea the Mediterranean (Sea)
State(s) the Gulf States, the United States of America
Straits the Bering Straits
Union the Union of South Africa
Yer darlığından ötürü haritalarda "the" genelde kullanılmaz.
5.14. the + milliyet belirten sIfat
- the British
- the English
- the Spanish
Bazı milliyetlerden söz ederken, çoğul isim kullanılır.
- (the) Russians/Arabs/Turks/Scots/..
5.15. the + bilim ve teknoloji ile ilgili kelime
- I hate the telephone.
5.16. the + müzik aleti
- I'd like to learn the guitar.
Caz ve pop terminolojisinde genellikle "the" kullanılmaz.
5.17. the + gazete ismi
- the Times
Dergi isimleri "the" almaz.
- Times (Magazine), Scala
5.18. the + A of B (A ve B birer isim)
- the University of Oxford
5.19. the + gemi ismi
- The Queen Mary
5.20. the + space = bir alanda boş yer
- He tried to park his car but the space was not big enough.
"The" kullanılmazsa "space" kelimesi "uzay" anlamı taşır.
5.21. all the / the whole
a) all
the
all + my/your/. + isim
this/these
- all the time
- all my life
- all this confusion
all + çoğul isim ( "every" anlamında)
- All Indian tribes were killed off.
(Her bir ... .)
b) whole
the
my/your/.. + whole + isim
this
- the whole life
- my whole life
- this whole confusion
whole + çoğul isim ("complete", "entire" anlamında)
- Whole Indian tribes were killed killed off. (= kimse sağ kalmadı)
the
the whole of + my/your/. + tekil isim
this/that
- the whole of the time
- the whole of my life
- the whole of this confusion
6. "The" - Kullanılmadığı yerler
6.1. A + B (A ve B birer isim)
- Oxford University
- London Bridge
- Turkish Republic
- Atatürk Airport
Bu yer isimlerinde "the" kullanılmamasının bir diğer nedeni de birer bölge ya da kişi adı taşımalarıdır.
6.2. türü / sınıfı temsil eden çoğul / sayılamayan isim
- Pandas are in danger of extinction.
- Sugar is bad for you.
- Money can bring happiness.
6.3. yerin amacına yönelik eyleme katılma durumu
- He was sent to prison for 2 years ( mahkum olarak).
- He is a fisherman. He spends his time at sea.
6.4. "ordinal" sayı + yarışmada durum belirten isim / ödül
- She won first prize for her essay.
- The Irish contestant was in second place.
6.5. ünvan (+ kişinin soyadı)
- I want to see the Captain, but Captain Smith.
- Hello, Captain.
6.6. kıta, tekil ülke / şehir ismi
- Asia, Africa, South America, Great Britain, New York, Germany
6.7. tek dağ ve ada ismi
- Mount Everest
- Cyprus, Long Island
6.8. göl ismi
- Lake Erie
6.9. "preposition" + isim
- on time, for example, in turn, in harmony, at night.
Fakat
- in the morning/afternoon/evening
ve
in spring
- during + (the) + autumn
before summer
winter
6.10. yüklem + isim
Artık birer terim haline gelmiş bazı yapılarda "the" kullanılmamaktadır.
yüklem + sayılabilir isim
- to take place
yüklem + çoğul isim
- to make friends
- to shake hands
yüklem + sayılamayan isim
- to make progress
- to make love
6.11. by + isim (= ... ile yolculuk)
by + bus, coach, car, train, air, plane, bike, orbike, sea / ship / boat, Tube / underground
on + foot, horseback


'S VE "OF"
1. 's yapısının kullanıldığı yerler
1.1. (a/the) + kişi / hayvan ismi + isim
- the manager's office
- Mr Evan's daughter
- the horse's tail
- a policeman's hat
1.2. (a/the) + organizasyon ismi + isim
- the Government's decision
- the company's success
Bu yapıyı "the A of B" kullanarak oluşturmak da mümkündür.
1.3. (a/the) + yer ismi + isim
- the city's new theatre
- Britain's system of government
- Turkey's largest dam
1.4. tekil isim + isim
- my sister's room
- Mr Carter's house
Çoğul isim + isim durumunda 's yerine sadece ' kullanılabilir.
- my sisters' room
- the Carters' house
1.5. zaman belirten isim + isim
- Tomorrow's meeting has been canceled.
- I've got a week's holiday.
three weeks' holiday.
Bu cümlede "three weeks' holiday" yerine "a holiday of three weeks", ya da "a three week holiday" demek te mümkün.
1.6. bir hayvan ismi + o hayvandan üretilen şey
- cow's milk
- lamb's wool
- a bird's egg
- goat's cheese
Bir ürün elde etmek için o hayvan öldürülmüş ise,
- calf-skin
- chicken soup
- a lamb chop
- fox fur
1.7. bir hayvan ismi + hayvanın vücudunun bir parçası
- a sheep's heart
- a frog's leg
1.8. kullanan kişi + kullanılan şey
- a girl's blouse
- a children's hospital
- a bird's nest
Kullanan kişinin eylem üzerinde bir denetimi yoksa aşağıdaki yapı da kullanılabilir.
- baby clothes
- a dog kennel
- a birdcage
2. "Of" yapısının kullanıldığı yerler
2.1. (a/the) + isim + nesne ismi
- the door of the room
- the beginning of the story
Bu yapıda 's kullanılabilirse de "A of B" yapısı daha iyidir.
2.2. (a/the) + isim + organizasyon ismi
- the decision of the Government
- the success of the company
Bu yapıyı 's ile oluşturmak da mümkündür.
2.3. (a/the) + isim + uzun tekil isim
- I met the wife of the man who lent us the money.
2.4. all, both, each, either, neither, none ile kullanılabilir.
a) all (=hepsi de)
the
all + (of) + my/your/.. + isim/this/that
(these/..)
- All (of) my friends like riding.
- I've all (of) the books.
- I've stopped believing all (of) that years ago.
İsmin belirleyici yapı (the, my, ..) taşımaması durumunda "of" kullanılmaz.
- All whisky is expensive
- All children can be naughty sometimes.
"you, us, them, .." kullanılması durumunda sadece "all of" yapısı kullanılabilir.
- All of them enjoy dancing.
- All of you are wrong.
- They want to see all of us.
"All" yerine "every" kullanılabilir. Ancak, "all of" yerine "every one of" gelir.
- He interviewed every one of us.
b) both (=ikisi de)
the
both + (of) my/your/ + isim/this/that
(these/..)
- Both (of) the cars broke down before the start.
both + (of) + these/those + (isim)
- Both (of) vases are antique.
both of + us/you/them
- Both of us were there.
both + isim
- Both children have been to Rome.
c) each (=herbiri de)
each + tekil isim
- He is getting better each day.
the
each + (of) my/your/ + isim/this/that
(these/..)
- Each of his daughters is a university graduate.
each of us/you/them
- The police will question each of them.
d) either (= ya ... ya da/ikisinden biri)
either + tekil isim
- Either day will do.
the
either + (of) my/your/ + isim/this/that
(these/..)
- Either of your friends is welcome.
either of + us/you/them
- Either of you could do it.
e) neither (= ne ... ne de)
neither + tekil isim
- Neither job will meet his requirements.
the
neither + (of) my/your/ + isim/this/that
(these/..)
- He said neither of the books was suitable.
neither of + us/you/them
- Neither of us knows the correct answer.
f) none (= hiçbiri de)
the
none + (of) my/your/ + isim/this/that
(these/..)
- None of the books was there.
none of us/you/them
- None of us knows the correct answer.
3. Of ... , cümle
- Of late, I haven't been feeling well.
Son zamanlarda, kendimi iyi hissetmiyorum.
- Of all the people applied, I was found suitable for the post.
(=Out of all the people who applied ...)
Tüm başvuranlar içinde, ben işe uygun bulundum.
4. of + nitelik / nicelik belirten kelime + isim
- It is of no use to try and solve it.
- This is of great importance.
Bu yapıda, aslında, Türkçe'ye aktarım esnasında yapılması gereken şey yapıdaki ismi, kendisinden önce gelen ve nitelik/nicelik belirten kelimeyi de gözönünde bulundurarak, sıfat haline getirmektir. Yani,
- It is of no use to ...
yapısı
- It is useless to .. ("of" kelimesini "to bear = ta??mak" ile eşdeğer tutarak)
şeklinde, ya da
- This is of great importance
cümlesi
- This is very important
şeklinde ele alınmalı ve sonra Türkçe'ye aktarılmalıdır.

YÜKLEM + (PREPOSITION) + YÜKLEM
1. Yüklem + (preposition) + yüklem
İngilizce'de çoğu yüklemin kendisine özgü bir ya da birkaç "preposition"u vardır ve çeşitli farklı anlamlar oluşturur. Her bir yüklemin hangi "preposition" ile kullanılıp hangi amacı taşıdığı bilinemeyeceğine göre, tek çare olarak kullanılmakta olan sözlük kalmaktadır.
İngilizce cümle oluştururken unutulmaması gereken bir kural, "preposition"u izleyen yüklemin her zaman mutlaka "-ing" formu taşıyacağıdır. Yani,
yüklem + preposition + "-ing"

- I'm looking forward to meeting him.
- They accused her of stealing a diamond necklace.
Ancak, örneğin
- I want to go
cümlesinde "to" kelimesinin ardından "-ing" kullanılmamaktadır. Bunun nedeni "to" kelimesinin "want" yüklemine ait, bu yüklemle her zaman kullanılan bir "preposition" olmamasıdır.
2. except / but + yüklem
İstisna belirten kelimeler olan "except" ve "but" kullanıldığı zaman, bunları izleyecek olan yüklem yalın halde, "to" olmadan kullanılır.
- What can I do but leave ?
3. Yüklem + Yüklem
Bir yüklem diğerine çeşitli yollarla bağlanabilir.
3.1. yüklem + "preposition" + yüklem
Yukarıda açıklandığı gibi.
3.2. yüklem + (to) + yüklem
Sınırlı sayıda yüklem bir başka yükleme "to" almadan bağlanır.
- Can you help me (to) lift this ?
3.3. yüklem + (nesne) + to + yüklem
- We hope to complete it soon.
- I don't want you to go there.
3.4. yüklem + (so./so's) + "-ing"
- I like playing the piano.
- I appreciate your helping my son.
3.5. yüklem ( = see/hear/..) + so./stg. + "do"/"doing"
- We saw him leaving the house [1]
cümlesi ile
- We saw him leave the house [2]
cümlesi arasında anlam açısından fark bulunmaktadır. [1] numaralı cümlede "leave" yükleminin "-ing" eklenerek kullanılması, konuşan kişinin olayın tümünü ya da bir bölümünü gördüğünü anlatmaktadır. [2] numaralı cümlede ise yüklemin "leave" olarak yalın kullanılması olayın tümünün görüldüğünü anlatır.
- I caught them stealing my bicycle.
- I smell something burning.
- I saw him enter the room, unlock a drawer, take out a document, photograph it and put it back.


INFINITIVE (= [TO] + YÜKLEM)
1. Edilgen (= Passive) yapılarda
1.1. "Present"
Bu yapıda "passive + to + yüklem"
- He is believed to live in New York.
Onun New York'ta yaşamakta olduğuna inanılıyor
ya da "yüklem + to + passive"
- I didn't expect to be invited
Davet edilmeyi beklemiyordum
kullanılmaktadır.
1.2. "Continuous"
"Progressive infinitive" olarak bilinen yapı "to be + -ing" ile oluşturulur ve etken yapıda da kullanılabilir.
- It is nice to be sitting here with you.
Burada seninle oturuyor olmak/oturmak güzel.
Bu yapıda "passive + to be + "-ing" şeklinde kullanılabilir.
- He is known to be writing his autobiography.
Hayat hikayesini yazmakta olduğu biliniyor.
1.3. "Past/Perfect"
"Perfect Infinitive" olarak bilinen yapı "to have + V3" şeklinde oluşturulur.
- It is to have finished the day's work.
Günün çalışmasını Bu günün işlerini bitirmiş olmak güzel.
Bu yapıda "passive + to have + V3"
- He is known to have visited this city
Bu şehri ziyaret etmiş olduğu biliniyor
ya da "to have been + V3"
- I'd like to have been invited
Davet edilmiş olmayı isterdim
kullanılabilir.
2. "be" + to
2.1. "be" + the first/last/only/.. + isim + to + yüklem
- He was the first man to cross the Channel.
Manş Denizi'ni ilk geçen insandı.
Bu yapı Türkçe'ye "-En + ilk/son/tek + isim" şeklinde aktarılır.
2.2. "be" + to
Bu yapının kullanımı "will" ya da "should" ile aynıdır.
3. isim + to + yüklem = who/which will/would + yüklem
- He was to have been the new ambassador but he fell ill.
Yeni büyükelçi olacaktı ama rahatsızlandı.
4. Why (not) + yüklem
Bu yapıda "to" kullanılmaz
- Why pay more ?
Neden daha fazla ödeyesin ki ?
- Why not leave now ?
Neden şimdi ayrılmayacak mışım ?
5. and / or / except / but / than + yüklem
Bu yapılarda "to" gereksizdir.
- I told him to lie down and rest.
- I'd rather stay than go.
6. "do" + (to) + yüklem
- All I did was to lend him a hand.
Tek/Tüm yaptığım ona yardım etmekti.
- What a computer does is (to) process the data for you.
Bir bilgisayarın yaptığı iş bilgiyi senin/bizim için işlemektir.
7. To my/his/.. + sıfat / isim, cümle
- Their rejection of the offer surprised me,
- I was surprised by their rejection of the offer,
- What surprised me was their rejection of the offer,
cümlelerinden her birinde "teklifin onlar tarafından reddedilmesi" olayı konuşan kişiyi şaşırtmıştır. Kimi zaman, tepkiyi anlatan yapı cümlenin dışına çıkarılabilmektedir. Bu durumda da
- To my surprise, they rejected the offer
şeklinde bir cümle ortaya çıkmaktadır. Bu yapıda en sık
regret, annoyance, relief, surprise, horror, delight
isim ve sıfatları ve bunların yakın anlamlarını taşıyan isim ve sıfatlar kullanılır.
Çeviri söz konusu olduğunda
- Benim hayretime/şaşkınlığıma
türü bir çeviri yanlış olur. Bunun yerine, "To" ile başlayan bölümü ayrı bir cümle gibi ele almak daha anlamlı olacaktır.
- Şaşırdım kaldım. Teklifi reddettiler.
Bu yapı ile ilgili şu örnekler de verilebilir:
- To my mind, their rejection of the offer was a surprise.
(Benim açımdan, ...)
- To a man of his age, such changes are unacceptable.
(Onun yaşındaki biri için, ...)
8. "be" + sıfat + to + yüklem
- He is hard to satisfy.
(=It is hard to satisfy him.)
Onu memnun etmek zor.
- This violin is excellent to play Mozart on.
Bu keman Mozart çalmak için kusursuz. /Bu kemanla Mozart kusursuz çalınır.)


GERUND (= -ING)
1. Instead of + "-ing"
- Instead of studying, he spent the night watching TV.
Ders çalışacağına, geceyi televizyon izleyerek geçirdi.
Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + -EcEğIne/-EcEğI yer(d)e ile aktarılır.
2. without + "-ing"
- Without saying a word, he left.
Tek kelime etmeden gitti.
Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + - mEdEn / - mEksIzIn" ile aktarılır.
3. by + - "ing"
- You can open the lid by turning the handle.
Kulpu çevirerek kapağı açabilirsiniz.
Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + - ErEk" ile aktarılabilir.

"INFINITIVE" VE "GERUND": ÖZNE KONUMUNDA
1. Giriş
"Infinitive" terimi "yüklem + to" yapısını, "gerund" terimi ise "yüklem + -ing" yapısını anlatmaktadır.
2. Kullanım
2.1. Özne olarak kullanım
İngilizce'de, artık pek güncel olmayan bir şekilde, "infinitive" cümlenin öznesi olarak kullanılmakta idi.
- To err is human, to forgive is divine.
Günümüz İngilizce'sinde, cümleye yüklem ile başlanması gerekiyorsa, "gerund" yapı kullanılması daha ya da en iyisi "It ..." yapısının kullanılması doğru olur. Bu durumda,
- To make mistakes is easy
yerine
- It is easy to make mistakes
cümlesi kullanılabilir.
2.2. Belirgin eylemler
Belirgin bir eylemden sözedildiğinde "infinitive" özne olarak kullanılabilir. Yine de en iyisi "It ..." kullanmaktır.
- To sell my car was difficult.
- It was d

İNGİLİZCE GRAMER TERİMLERİ

İngilizce gramer kitapları ile çalışırken karşınıza çıkan terimleri bilmiyor olabilirsiniz. Bu gayet doğaldır çünkü bu terimler dilimize yabancı terimlerdir. İngilizce gramer terimlerini bilmek size İngilizceyi kullanırken bir fayda sağlamaz. KPDS, TOEFL , ÜDS ve diğer sınavlar için de bu terimleri bilmek size bir fayda sağlamayacktır. Ancak bir gramer kitabı ile çalışırken kaçınılmaz olaraka bu terimler ile karşılaşacaksınız ve onları bilmeniz gerekecektir. Bu sayfada size en sık kullanılan ve temel sayabileceğimiz İngilizce gramer terimlerini ve açıklamalarını vereceğim:
 
VERB : (V) Fiil, eylem, cümlenin yüklemi
NOUN: (N) İsim, Ad.
ADJECTIVE (ADJ) : SIFAT, İsmi niteleyen Sözcük. ( beautiful, good, cheap,..)
ADVERB (ADV): Zarf.( yesterday, carefully, always..)
PRONOUN: Zamir. İsmin yerine geçen sözcükler  (he, him, her, them...)
MODAL VERB : Kiplik gösteren yardımı fiiller (can, could, must, should)
PREPOSITION : in, at, on, from vs...
ARTICLE : blirteçler (a-an, the)
SUBJECT: cümlenin öznesi, eylemi gerçekleştiren şahıs, şey
OBJECT:  cümlenin nesnesi, eylemden etkilenen kişi, şey
PHRASE: Tamlama; İsim Tamlaması (Noun Phrase,Book Store), Sıfat Tamlaması (Ajective Phrase, cheap car)
CLAUSE: Cümlecik, yan cümle. Time Clause (When he came......) Adjective Clause (The man whom I hate is here ....
VERB TENSE: Tenseler diye bilinir. Fiillerin zaman göre aldıkları şekiller. Simple present, siöple past, vs...
GERUND : Fiille takılan  - ing eki ile yapılan fiilimsi, isim fil. Yüzmek (swim), Yüzme (swimming)
INFINITIVE : Fiilin önüne "to" getirlerek yapılan fiilimsi, isim fiil  Yüzmek (swim), Yüzme ( to swim)
PASSIVE VOICE: edilgen yapı, yapıldı , edildi...
CONJUNCTION : but, or, and, yet , for, so gibi iki cümle ortasına gelen bağlaç türü
TRANSITION: Therefore, however, nevertheless, in addition gibi bağlaç türlerine verilen ad
 
Yukarıda sırladığım İngilizce Gramer Terimleri temel olanlarıdır. Bunları bilmeniz yeterlidir. Daha fazla terim ile karşılaşmak mümkündür ama İngilizce öğretmeni olmayacaksanız diğerlerini bilmeden de gramer çalışabilirsiniz. Her zaman dediğim gibi detaylar ile uğraşmayın

 
 
   
Bugün 28 ziyaretçimisafirimiz oldu!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol