AYŞE AYDIN İLKÖĞRETİM OKULU
 
  ANA SAYFA
  TUT İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ
  BRİFİNG
  TARİHÇE
  İLKELERİMİZ
  MİSYONUMUZ
  VİZYONUMUZ
  PERSONELİMİZ
  PERSONEL FOTOĞRAFLARI
  ŞUBE VE ÖĞRENCİ SAYILARI
  ATATÜRK KÖŞESİ
  SOSYAL FAALİYETLER VE HABERLER
  FOTO GALERİ
  DERS NOTLARI
  DOSYALAR
  FORUM - ÜYELİK
  VİDEOLAR
  MÜZİKLİ ŞİİRLER
  ANKETE KATILIN
  ULAŞIM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  YEMEK LİSTESİ
FORUM - ÜYELİK
=> Daha kayıt olmadın mı?

Çeşitli konular ve dersler hakkındaki görüşlerinizi veya paylaşımlarınızı sunabileceğiniz sayfadasınız..

FORUM ÜYELİK - Mizahımızın Özgeçmişi...

Burdasın:
FORUM ÜYELİK => MİZAH -EĞLENCE => Mizahımızın Özgeçmişi...

<-Geri

 1 

Devam->


serdar_hoca
(şimdiye kadar 7 posta)
14.04.2009 18:32 (UTC)[alıntı yap]
Mizahımızın Kısa Bir Özgeçmişine Bakış

Mizah kültürel anlamda bizi güldürerek eğitme amacına yöneliktir. Geleneksel mizah kültürüne göre fıkraların temel görevi kıssadan hisse şeklinde idi. Bir ders vermeye yönelikti.

Bu tür mizah, sohbet kültürünün hem tuzu biberi olur hem de kişiler incinmeden mesajlarını alırlardı.

Geleneksel mizahımızın başkahramanı Nasreddin Hoca aynı zamanda halk filozofudur. Her fıkrasında felsefi bir derinlik ve evrensel bir gerçeklik vardır. Onun için asırlardır fıkraları hafızadan hafızaya taşınmıştır. Fıkralarındaki bazı sözler atasözü haline gelmiştir.

Nasreddin hoca saf değildir, saf rolü oynayarak dersini verir. Kötüyü model olarak göstermez. Kötüyü, hilekârı, rol olarak oynar ama gerçek kişilik olarak sonunda ders verir.

Bektaşi fıkraları hayattan kopuk, kuru taassupla alay ederek bizi düşünmeye ve hayatın gerçeklerine yöneltir.

Hacivat Karagöz oyunlarında; halktan kopuk aydın geçinen Hacivat’la, halkı temsil eden Karagöz arasındaki söz oyunları, aydın-halk tezatları, hayata ve topluma dair sorunlar gündeme getirilirdi.

Cumhuriyet döneminde mizahın bir siyasal muhalefet aracı olarak kullanılması devlet otoritesi tarafından hep endişeyle takip edilmiştir.

Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, Rıfat Ilgaz gibi Akbaba ve Makro Paşa mizah dergisi yazarları genelde mizah romanı ve mizah öyküsü tarzında verdikleri eserleriyle toplumcu bir mizah anlayışıyla hareket etmişlerdir. Mizahı toplumsal ve siyasi bir rol içinde sürdürmüşlerdir.

Gırgır dergisiyle mizah daha ziyade karikatür ağırlıklı bir politika izlemiştir. Görselliğin ön plana çıkmasında televizyonun hayatımıza daha fazla girmesinin etkisi olduğu düşünülebilir.

12 Eylül 1980 ihtilalıyla birlikte gençliği politikadan uzaklaştırmak için ideolojinin yerine cinsellik ve spor fanatizmi (Futbolun kendisini değil, taraftarlığını ideolojik bir hedef olarak yerleştirmek) yerleştirilmesinin mizah da kaygı verici yankıları olmuştur.

Bu dönemde mizah; ağırlıklı olarak, düşünceden, ideolojiden ve kültürel değer yargılarından uzaklaşmıştır. Küfür, argo ve cinsellik içeren karikatürler ile absürt espriler ve duvar yazıları mizah anlayışında geniş yer almıştır.

Mizah beyaz perdeye komedi filmleri olarak yansımıştır. Bir dönem komedi filmlerinde Sadri Alışık’ın Turist Ömeri ile Öztürk Serengil’in Adanalı Tayfur gibi tiplemeleri toplumda ciddi yankı bulmuştur.

Daha sonra komedi filmlerinde Kemal Sunal Şaban tiplemesi çok konuşulur tartışılır olmuştur.

2000 yıllarından sonra komedi dünyamızda yerini alan Cem Yılmaz, Ata Demirer, Şahan Gökbakar ve Yılmaz Erdoğan gibi talk şovlarıyla öne çıkıp sonra komedi filmleriyle gündemimize oturan kişilerin mizah anlayışı üzerinde durulması gereken bir konudur.

A.R.O.G filminde Cem Yılmaz’ın Arif tiplemesi Recep İvedik’le Şaban Gökbakar’ın Recep tiplemesi, filmlerde kullanılan argo, küfür ve magandalığın ön plana çıkması toplumun bu filmlere olağanüstü ilgi göstermesi mizah anlayışımızın geldiği nokta açısından oldukça düşündürücüdür.

Mizahımızda İnce Zeka Yerini Neden Argo ve Magandalık Kültürüne Bırakmıştır.

1-Çağımız bir tüketim çağı haline gelmiştir. “Tüket at” anlayışı her şeyi içine almaktadır. Mizah artık bir tüketim malzemesidir. Gülerek tüketeceksin ve geriye bir şey kalmayacak. Filmden çıkanlar gülerek boşalmışlardır. İçgüdüsel ve sinirsel gevşeme yaşanmıştır. Ayrıca bir dimağ zevkine gerek yoktur.

2-Mizahi gülme bir zekâ seviyesine, bir kavrayış gücüne ihtiyaç duyar. Oysa argo, küfür ve magandalık, kaba bir aykırılığı ortaya koyduğundan zekâya ihtiyaç yoktur. Gülmek için çocuk yaşında bir zekânız varsa yeterlidir.

3-Gençliği ideolojilerden ve siyasetten uzak tutmak maksadıyla değer yargılarından koparılmış, cinsellik ve spor fanatiği haline getirmeye çalıştığınızda küfürden, argodan, kaba cinsellikten hoşlanan bir kitlenin oluşması doğaldır. Bu kitle argodan, küfürden, magandalıktan ve bel altı esprilerinden oluşan bir mizah ürününü tercih edecektir.

4-Toplumun model kahramanları mecliste, siyaset meydanlarında küfür ve argoyu bir hitabet sanatı olarak kullanırlarsa, mizah onu daha da ileri götürür. Mizah birazda abartma sanatıdır.

5-Günlük hayatını nerdeyse 100 kelimeyle sürdüren bir toplumda söz ve zekâya dayalı daha üst düzeyde komedi filmleri yapmak zaten saçma olur. Dil kısırlaştırılmıştır. Onun için en rahat anlaşılan maganda kültürü olan küfür ve argodur.

6-Muzır mizah üretmek en kolay yoldur. İnsanların zekâsına değil içgüdülerine hitap ettiğinizden alıcı kitlesi hayli geniş olacaktır. Oysa seviyeli mizah; dil zenginliğini, ince zekâyı, derin bir felsefeyi ve ciddi bir yeteneği gerekmektedir. Onun için mesaj kaygısız mizah en kestirme yoldur.

7)Muzır mizahta olaylar somuttur. Soyut düşünebilme yeteneği zayıf toplumlarda daha fazla rağbet görmesi doğaldır. Felsefeciler zekâyı soyut düşünebilme yeteneği olarak tanımlarlar. Soyut düşünmesi gelişmemiş toplumlarda hareket komiği türünde komedi rağbet görecektir.

Bu gerekçeleri çoğaltmamız mümkündür. Ama konunun anlaşılması bakımından bu kadarı yeterlidir.
Alıntı



Bütün konular: 14
Bütün postalar: 14
Bütün kullanıcılar: 11
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
 
   
Bugün 1 ziyaretçimisafirimiz oldu!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol